11 Mayıs 2009 Pazartesi

ters yönde son sürat


ben bugün bowling oynadım sayın okur, hayatımda ilk kez.

ağırmış o toplar. renkleri ile ilgili yorum bile yapmayacağım.

parmaklarım o deliklere sıkışıp kalıcakmış da, topu tam atıcağım sırada sanki elimde yapışıp kalıp, gitmicekmiş gibi hissettim.. daha ilk atışımda, hissettiğim ilk şeydi bu. ilk atışım dediğime bakıp da, atabildim sanmasan diyorum. kurtul aklındaki bu kalıplaşmış varsayımlardan sayın okur. atış, niyeti niteleyen bir sıfat olmaktan öteye gidemedi. işin aslı, öteye gitmesi gereken pek çok şey, beriye gitti. beriden kasıt, gerisin geri!

aldım elime civciv sarısı fosforlu sarı bir topu, önümde uzuuunca bir yol ve sonunda lobutlar, arkamda herkes.

herkes derken.., hayatları bir kaç saniye sonra sonsuza kadar değişecek olan insanlar.. olacaklardan habersiz... ah zavallılar. reşat nuri güntekin olsa üzerlerine iki roman çiziktirebilir ayaküstü. o derece masumlar.

eline her topu alan gibi, bir kaç ufak ama çabuk adımla ilerledim çizgiye doğru, ve kaderin bir pandiğini daha yedim sayın okur. bütün bu seviyesizliğimin içinde sana olan saygımı kaybetmeyişimin önünde saygıyla eğilmen gerek okur... sayın okur.

sonra parmaklarım.. ve aklımdan geçenler.. ve top.. ve delikler. parmaklarım için ya çok ufak olursa o delikler, ya ben de o civciv sarısı çirkin topun peşinden sürüklenirsem ve yuvarlanırsam hissi.. ve kontrolü kaybettiğim an.

bir de.. kayganmış o top. geriye doğru gitmesiyle kolumun.. elimden kurtulup.. arkadaki insanlara doğru..

istemeden..

engel olamadan..
geriye sarma ihtimali olmaksızın..

ondan sonraki her atışımda arkamda duranlar baraj kurdu pek tabii.

...kelimelerin yetmediği anlar vardır.. bildin mi sayın okur?....

saygılar, sayın.. saygıdeğer okur. sen sen ol, böyle düşme!