21 Ağustos 2010 Cumartesi

the broken records project presents..

eve iş getirmek kolay.
evde iş yapmak zor.

içmek kolay.
kusmak zor.

uyumak kolay.
uyanmak zor.

soyunmak kolay.
giyinmek zor.

acıkmak kolay.
doymak zor.

boşvermek kolay.
unutmak zor.

yorum yapmak kolay.
fikir üretmek zor.

gelirim demek kolay.
gitmek zor.

hayal kurmak kolay.
para biriktirmek zor.

almak kolay.
vermek zor. (shame on you, you dirty... dirty minds..)

bilet almak kolay.
vize almak zor.

bilmemek kolay.
öğrenmek zor.

varsaymak kolay.
tutturmak zor.

karar vermek kolay.
adım atmak zor.

inmek kolay.
çıkmak zor.

boku yemek kolay.
açıklamasını yapmak zor.

modern warfare 2 kolay.
bad company 2 zor.

ingiltere ligi maçı izlemek kolay.
kupa finali maçı izlemek zor.

bi daha yapmicam demek kolay.
bi daha yapmamayı başarmak zor.

hadi gidelim demek kolay.
kalkıp gitmeyi başarmak zor.

hesabı istemek kolay.
parayı ödemek zor.

kaçmak kolay.
kurtulmak zor.

bu post'a doğru görseli bulmak aslında kolay..
..olmasına rağmen aşşağıya şu fotoyu koymak: PRICELESS.

keepin' the friday nite spirit aliiiiive

19 Ağustos 2010 Perşembe

oh-la-la!

it looks like we're back, ladies and gents!


11 Temmuz 2010 Pazar

Black Sabbath - Too Late (Studio Version)


Is the blog going darker as time goes by?
anyway this is for the lovin' memory of Dio.




best of Zzz...


bir seneyi geçen blogumuzun "best of Zzz" ödül töreninde 18.07.2010 cumartesi günü 13th floor havana club - Gardenya Ataköy kültür merkezinde sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız. O güne kadar sevgili raspberry oylamayla ilgili bi konsept, bi post, bi şiler bi şiler bulur diye umut ediyorum..

Gecenin programı şu şekilde olacak:

19.00 - Kapı Açılış
19.30 - Kırmızı Halı
20.30 - Raspberry Swirl tango gösterisi
21.30 - Raspberry Swirl bale gösterisi
22.30 - Raspberry Swirl şiir dinletisi
23.00 - Mojito ikramı - Somuch2answer4.blogspot.com'un katkılarıyla
23.30 - Dio Years/Black Sabbath power point sunumu
00.00- Ödül Töreni
01.00- Guitar Hero
02.00- Somuch2answer4 video klip gösterisi (400. gösteri)

10 Mart 2010 Çarşamba

lond(on/off)

konumuz londra... değil okur. konumuz londra değil. konumuz daha ziyade londra'ya uzaktan bakmak.

aylar öncesinden hayaller kurup da gelir gelmez yorgunluktan uyuyakalmak, öküz gözü gibi uzaktan sırıtan london eye'ın "london overground" camından yansımasını görmek de ertesi gün baş ağırısından yanına gidememek, stresten bulanan mideden gidip sıraya giremeden yarı yoldan dönmek.




konumuz; köle gibi çalışmak, çalışmak, çalışmak. yetmiyormuş gibi biraz daha çalışmak. ve konumuz hatta  pavlov'un köpeğine uzaktan kumanda monte etmek ve onu denizaşırı bile fonksiyonel kılabilmek! konumuz, kendinden utanması gereken herkesin göğsünü gere gere hayatını yaşarken, kendinden ödün verenin verdiklerine bir de bunu ekleyişi, ama yediği boku hiç bir zaman tam olarak fark edemeyişi.

ve en nihayetinde konumuz, özetle aslında, live in london konserlerin tümünü apayrı bir heyecanla dinlemek, ama londra'dayken bir konsere bile denk gelememek. tim burton'ın son harikasının görüntülerini haftalar ve günler boyu uzaktan seyretmek, takip etmek  de, mucizevi bir şekilde ilk gecesinden odeon sinemasında bilet bulabilip de izlerken yorgunluktan uyuklamak, mısır yiyerek bünyeyi uyanık tutmaya çalışmak.
konumuz, bu hayatta bir şekilde habire yanlış yönlere sapmak, hep yalnız kalmak, eninde sonunda yapayalnız olmak.

neyin var sorusuna artık cevap verememek, üzüldükçe üzülmek, sonra daha da çok üzülmek.
sonra kaçan uykular, geceler boyu kovalamacalar ve yakalayamamacalar. konumuz, ikinci londra ziyaretinde de kişinin geride bırakamadıklarına kurban gidişi, takiben kendine kızışı ve ruhundan soyutlanışı! o değil de, geçmişten gelen adam çok değişmiş, tanınmaz olmuş, kendisi bile farkında değil. konumuz bunu bile kapsayacak cesarette, gel gör ki bir enden ve boydan yoksun.

londra'nın yağmursuz geçen şu son üç gününde tahminim bütün yağmur bulutları içime doluşmuş, fırsat buldukça en iyi yaptıkları işi icra ediyorlar.

tutabilene aşkolsun.

yok mu kurtaran?

ps. bu adaya bir daha düşme şansım olursa yanıma alacaklarımı bilemem ama almayacaklarım belli: gsm hattım, mail account'larım ve ms office. tümünün kökünün kuruması dileklerimle.

21 Ocak 2010 Perşembe

beklenti

var evet, 2010'dan beklentim var.
istiyorum da istiyorum.....

genus non perit, uçtan bucaktan yoksun tezini bitirsin istiyorum.

hayatıma giren bir adamın kalbi dokunduğum anda elimde kalmasın istiyorum.

her gelen geldiği gibi gitmesin istiyorum.

geç yattığım gecelerin sabahları uyumaktan bıkmış olarak uyanmak istiyorum.

hem gece hem gündüz insanı olabilmek, günün yarısını çiğ çiğ tüketmemek istiyorum.

2010 da beni sevsin istiyorum.

sinirlenmemek istiyorum.

kişisel gelişim reyonlarındaki kötü türkçe ile yazılmış, edebi değeri ve faydası olmayan palyatif çözüm kitapları yok olsun isityorum. (onların yerine genus non peritimin tezini basalım yayınlayalım fasikül fasikül, aydınlansın haLk.)

düşünmeden (ve sürekli) eleştirmesinler istiyorum.. en azından duyabileceğim kadar yakınımda duranlar.

laf yetiştirecek arkadaşlarım olsun istiyorum. yetiştirdiğim laflara tez cevap yetiştirsinler ve sonumuz gelmesin istiyorum.

modern warfare 2'im multiplayer'a bağlansın istiyorum -nerd dostları yardıma çağırıyorum-.

o scirocco benim olsun istiyorum. füme olan. evet o.

kaşıkçı elmasını, amasya elması ayarında bir meyve sanan -yer yer bunu niye bir saraya koymuşlar ki.. çürümüyor mu o.. diye düşünen- birileriyle tanışmak istiyorum, yalnız olmadığımı bilmek istiyorum! olmadı baklavanın cevizini kıyma sanan birileri. biliyorum var öyle birileri, var biliyorum. o birileri gelsin beni bulsun, hayatıma girsin istiyorum.

bluesman istanbul'a daha çok gelsin.. bir de biz en nihayetinde ona gidebilelim istiyorum.

uzunca bir süre kar altında yaşamak istiyorum, karlı yollarda araba kullanmak, bir süre kara bata çıka işe gidip gelmek istiyorum.

esasen ben bu yıl en çok......
şaşırmak istiyorum ulan, şaşırmak.


eyleme çağrı: