12 Kasım 2009 Perşembe

in lovin' memory of Adana 6. İcra Müdürlüğü 2009/10515


Sen bu satırları okurken ben hala Adana'da olucam blog... Kebaplar, şalgamlar diyarı Adana'da... Küçükken iki senemi Adana'da geçirmişim, o yüzden bi Fatih Terim, Hasan Şaş kadar olmasa da en azından Coulibaly kadar Adanalı sayılırım.



Yaptığım hacizlerdeki en lezzetli haciz ortası icra memurları ile öğle yemeği seansım burda geçti... Hacizlerdeki zorunlu yemek aralarını çorbayla geçiştiren ben, o streste bi bucuk adanayı (kebap anlamına geldiğinde büyük mü yazmalı acaba yine? Patronuma sorsam git bi bak kanun şerhinden der bana...) keyifle indirdim mideye.. Artık 5 Ocak denince aklıma Adana'nın kurtuluşu değil, 5 Ocak Kebapçısı ile Adanademirspor ve Adanaspor'un stadı geliyor. Takım isimlerini alfabetik sıraladım, Adanasporlular kızmasın... Gerçi Adanademisporluları kızdırmayı hiç göze alamazdım, onların alfabetik olarak önce gelmeleri iyi olmuş. Ama ben ikisini de pek çok severim blog... Hele Adanademirspor'un o mavi lacivert renkleri yok mu, bitiyorum ben onlara. Buyrun bi de şurdan yakın:

"mavi mavi masmavi
lacivert açık mavi
Adanademirspor
Çukurova'nın yari..."

Ali Sabancı gibi, daha önceden biliyordum, haciz yemeği sırasında pekiştirdim... Bu iki takımın taraftarı birbiriyle pek geçinemez. Adanademirspor'u demiryolu işçileri kurmuş, emekçi takımı. Adanaspor ise upper intermediate, advance bi bünyeye sahip... Aynı stadı paylaşmaya çalışıolar bi de... Benim eski sevgilimle aynı evde yaşamaya çalışmam gibi bi şey olsa gerek.. Hoş ben ona öle bi şey demezdim ama Adanademirsporlular, Adanasporlulara "bu stad bizimdir, direkleri sizindir." demiş bulunmuşlar zamanında rivayete göre..



Borçluları da pek bi efendi bu Adanalıların.. Öle birileri gibi (Bağcılardaki o mobilyacı borçlu) hırçınlık falan yapmıyorlar haciz esnasında.. Efendi efendi yardımcı olmaya çalışıyorlar avukata, icra memuruna.. Bağcılardaki mobilyacı borçlu, sözüm sana: "Borcunu öde, yoksa çıkar aheste aheste." İşte benim intikamım böle keskin oluyo blog.. Hiç beklemediği bi anda blogumda adamı rezil rüsvan ediyorum, pek tehlikeliyim...

Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi kadar olmasa da en azından bi nevi sefaretname tadındaki "haciz günlükleri seyahatnamesi" ismini verdiğim bu yazı dizime zaman oldukça devam etme kararı aldım az önce...Hiç farketmedin bile di mi blog? Çünkü uçağım kalkacak, geç kalmayalım.. Bi gün daha kalmak istesem de aynı iççamaşırlarımla dördüncü güne hazır hissetmiyorum kendimi.. (illa sonunda bi yerde sıçıcan yazının içine)

5 yorum:

  1. su resımlerı bı duzenle be rasperry... beceremedım

    YanıtlaSil
  2. done!

    ama haklısın, yeni wysiwyg editörü pek başarılı olmamış, çok hataya denk geldim, insanın ne yapmak istediğini pek anlamıyor.

    ona zaman tanı meno, tanıdıkça daha çok seveceksin.. alışacaksın.. bir bakmışsın, vaz geçemiyorsun!

    bu arada.. pis herif.

    sadece... pis herif.

    pis!

    YanıtlaSil
  3. Ben de kendimi 5 (beş) iş gününe hazır hissetmiyorum.

    YanıtlaSil